Kan merkezine gelen donör, ilk olarak donör formunu doldurur. Bu form, kişinin donör olup olamayacağını anlamaya yönelik bazı sorulardan oluşmaktadır. Formun ikinci sayfasında ise, kişiye ait kimlik, adres ve bağış bilgileri bulunmaktadır.
Sistolik tansiyon 180 mmHg'nın, diyastolik tansiyon ise 100 mmHg'nın üzerinde olmadığı sürece, kan bağışı yapılabilir. Aynı zamanda Sistolik Tansiyon 100 mmHg'nın, Diyastolik Tansiyon ise, 50 mmHg'nın altında olmamalıdır.
Donör olabilmek için gerekli koşullardan biri, Hemoglobin düzeyinin istenilen değerlere sahip olmasıdır. Toplumumuzda oldukça sık rastlanan anemi hastalığı, yani kansızlık, elbetteki kan bağışı için en sık karşılaşılan engeldir. Erkeklerde 13,5 g/dL'nin, kadınlarda ise, 12,5 g/dL'nin üzerindeki hemoglobin değerleri donör olunması için yeterlidir.
Bu test, bizim kan merkezimizde Bakır Sülfat Solüsyonu kullanılarak yapılmaktadır. Aşağıdaki iki resimde, testin yapılışı gösterilmektedir. Önce, donörün parmak ucundan steril şartlarda kapiller kan alınır; ardından da solüsyona damlatılarak değerlendirilir.
Kan alma yatağına uzanan donörde, kan alımı için uygun bir damar belirlenir ve antiseptik bir solüsyonla, içten dışa doğru dairesel olarak cilt temizliği yapılır. Antiseptik solüsyonun etkinliğini sağlayabilmesi için kuruması beklenmelidir. Bu süre, kullanılan sıvıya bağlıdır, ancak genellikle 30-45 sn kadar beklemek yeterli olur. Ardından sterilite şartlarını bozmamak kaydıyla, damara girilir.
İğnenin damara sokulmasıyla birlikte kan torbası dolmaya başlar. Kan alma işlemini yaklaşık olarak 6-10 dakika kadar sürer. Bu süre komponent imalatı açısından önemlidir. İğnenin damardan çıkarılmasınından sonra, cilt bölgesi tekrar dezenfekte edilir ve steril bir gazlı bezle kapatılır. Donörün birkaç dakika, kan alım yerine baskı uygulayarak, sonradan bir kanama veya cilt altına sızıntı olması ihtimali engellenir.
Donör, bağıştan sonra ikram bölümüne alınır ve yiyecek-içecek ikramı yapılır. Kan bağışından sonra 15-20 dakikalık bir istirahat, günlük faaliyetlere dönülebilmesi açısından yeterlidir. Sadece, aşırı dikkat gerektiren işlerde çalışanlar (Pilotlar, Tehlikeli makinaları kullananlar, Ticari araç şoförleri gibi), kan bağışından sonra en az 1 gün dinlenmelidirler.
Kan bağışından sonra, özellikle ilk birkaç saat içinde herzamankinden fazla sıvı alınması, faydalı olacaktır.
Kimler Kan Verebilir?
Donör: Kan bağışı yapan kişi.
Yaş: 18 yaşını doldurmuş her sağlıklı erişkin kan verebilir. Üst yaş sınırı yoktur.
Sıklık: Erkekler,en sık 2 ayda bir; kadınlar ise, en sık 3 ayda bir olmak üzere ve yılda toplam 4 üniteyi geçmemek koşuluyla kan verebilirler.
Vücut Ağırlığı: 50 kg'ın üzerinde olan herkes kan bağışı yapabilir.
Miktar: Bağışlanan kan standart olarak 450 mL'dir. İnsan vücudunda toplam 5000-6000 mL kan olduğu düşünülürse, bu miktar, toplam kan hacminin sadece % 7,5-9' u kadardır.Kan bağışını takiben, eksilen sıvı hacmi, damar dışındaki sıvının, damar içine geçmesiyle saatler içerisinde karşılanır. Hücrelerin yenilenmesi süreci ise, 2 ay kadardır. Düzenli aralıklarla yapılan kan bağışının sağlık açısından herhangi bir sakıncası olmadığı gibi, aksine bir çok yararı mevcuttur.
Anemi: Kansızlık, elbetteki kan bağışı için engeldir. Günlük yaşamın olağan sayılabilecek ve çoğunlukla psikolojik kaynaklı olan halsizlik, bitkinlik gibi durumlar, anemi olarak algılanmamalıdır. Anemi tanısı, kan testleriyle yapılmaktadır. Kan bağışı için kriter hemoglobin değeridir. Bu değer, Erkeklerde 13,5 g/dL'nin; Kadınlarda ise, 12,5 g/dL'nin üzerinde ise, kan bağışı yapabilirsiniz. Kan merkezlerinde, hemoglobin tayini yapılmakta ve uygunsanız kan alınmaktadır.
Saklama: Kanın saklnma süresi, torba içindeki antikoagülan solüsyonun niteliğine bağlıdır. Bugün kullanılmakta olan torbalarda bu süre 35-42 gün kadardır ve bu süre, kanın tüketimi için fazlasıyla yeterli bir depolama süresidir.
Sterilite: Kan torbaları, tek kullanımlık ve steril olarak imal edilmektedir. Bu sebeple, kan bağışı sırasında donöre herhangi bir hastalık bulaştırılması söz konusu değildir.
Yan Etki: Kan bağışının, kilo aldırma, zayıflatma, halsiz bırakma, kaşıntı ve bağımlılık gibi yan etkileri yoktur.
İlaç Kullanımı: Almış olduğunuz ilaçlar, kanınıza geçmektedir. Bu ilaçlardan bazıları kan bağışı yapmaya engeldirler. Kan bağışından önce, eğer sağlığınız açısından mecbur değilseniz, ilaç almayınız. Almak durumundaysanız, kan verip veremeyeceğinizi kan merkezi doktorlarımıza danışabilirsiniz.
Aspirin kullanımı: Kan bağışına engel değildir. Sadece, trombosit amaçlı kal alımında veya tromboferezde dikkat edilmelidir.
Tegison (Sedef hastalığında kullanılan bir ilaç) kullananlar, ilacı kestikten 3 yıl sonra kan verebilir.
Accutan veya benzeri retinoik asit türevi ilaçları kullananlar, ilacı bıraktıktan 4 hafta sonra donör olabilir.
Faktör konsantresi kullananlar, donör olamazlar.
Tansiyon: Sistolik kan basıncı 180 mmHg'yı, diastolik kan basıncı ise, 100 mmHg'yı aşmamalıdır.
Hastalıklar: Yine bazı hastalıklar da ilaçlar gibi kan bağışına sürekli veya belli bir dönem için engel oluşturmaktadır. Bu hastalıklara ilişkin bazı bilgiler aşağıda belirtilmiştir.
Hepatit B (Hiçbir zaman kan veremezler)
Hepatit C (Hiçbir zaman kan veremezler)
AIDS (Hiçbir zaman kan veremezler)
Sıtma (Tedavinin sağlanmasından 3 yıl sonradan itibaren kan verebilirler)
Frengi geçiren hastalar, iyileşmeden 1 yıl sonra kan verebilirler.
Creutzfeldt-Jacob hastalığı olanlar, hiçbir zaman kan veremez.
Chagas Hastalığı ( Alınan kan sadece fraksinasyon amaçlı kullanılabilir)
Tüberküloz (Tedavinin sağlanmasından 5 yıl sonra kan verebilirler)
Diabet (İlaç kullanmayan veya ilaç kullandığı halde, kan şekeri regüle edilmiş olanlar kan verebilir)
Anemi (Anemi teşhisi konmuş kişiler kan bağışçısı olamazlar)
Gebeler kan veremez. Doğum veya gebeliğin sonlan(dırıl)masından 6 hafta sonra kan verebilirler.
Koroner kalp hastalığı, angina pektoris, ciddi kardiyak aritmi, serebrovasküler hastalıklar, arteriyal tromboz veya rekküren venöz trombozu olan kişiler kan veremezler.
Allerji ( Astım hastaları kan veremez. Polen allerjisi olanlar ise, sadece allerjileri oldukları dönemde kan bağışlayamazlar)
Otoimmün hastalığı olanlar kan veremezler.
Kanama diatezi (Kanama eğilimi) olanlar ömür boyu kan veremezler.
Bronşit (Belirtisi olan kronik bronşit hastaları kan veremez)
Kronik nefrit ve pyelonefritli hastalar kan veremez. Akut glomerulonefrit geçirmiş olanlar ise, iyileşmeden 5 yıl sonra bağış yapabilir.
Malign (Habis) hastalığı olanlar, donör olarak kabul edilmezler.
Brusella almış olanlar, tam iyileşmeyi takiben iki sene sonra kan bağışçısı olabilirler.
Epilepsi hastaları, kan veremezler.
Osteomyelit geçirmiş hastalar, tam düzelmeden 5 yıl sonra kan verebilirler.
Cerrahi: Büyük amelyatlardan sonra 6 ay boyunca kan bağışı alınmaz. Mide rezeksiyonu geçirenler ise, hiçbir zaman donör olamazlar.
Transfüzyon: Kan veya kan ürünü alan donörler, 1 yıl boyunca kan veremezler.
Attenüe virus aşısı yapılmış olanlar 3 hafta kan veremez.( Su çiçeği, sarı humma, kızamık, kızamıkçık, oral polio, kabakulak)
Ölü bakteri aşısı olanlar, 5 gün donör olamazlar.( Kolera, tifo, antrax)
İnaktif virus aşısı ve toxoid alanlar ise 3 gün kan veremezler ( Polio-injeksiyon, influenza, rabies, difteri, tetanoz)